YABANCI MAHKEME KARARLARININ TÜRKİYE’DE UYGULANMASI NASIL OLUR ?
Tanıma Davası: Yabancı bir ülkede verilen mahkeme kararının kesin hüküm veya kesin delil olarak ülkemizde kabul edilmesini sağlamaya yönelik açılan dava türüdür.
Tenfiz Davası: Yabancı mahkemelerce kişilerin özel hukuk ilişkilerine göre dava sonucunda verilen, icrai nitelikli hükümler ihtiva eden kararlarının Türkiye’de de geçerli olmasını, hüküm ve sonuçlarını doğurmasını sağlayan dava türüdür.
Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin temel hükümler 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. Tanıma veya tenfiz davalarından hangisinin açılacağı ise etki doğurması istenen kararın içeriğine göre belirlenir.
Tanıma ve Tenfiz Kararlarının Etkisi
Yabancı mahkeme kararının tanınması onun tanındığı ülkenin yargısında etki doğurması anlamına gelir. Tanınan yabancı mahkeme kararları Türk hukukunda kesin hüküm ve kesin delil olmak üzere iki ayrı etkiye sahip olur. Türk hukuku tanıdığı mahkeme kararının maddi anlamda kesin hüküm etkisini kabul etmiş sayılır, diğer bir deyişle yabancı mahkeme kararları artık Türk hukukunda maddi anlamda kesin hüküm etkisine sahip kararlar ile aynı özelliği gösterir. Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edecektir.
Tenfiz kararı ise bu iki etkiye ek olarak bünyesinde bir etki daha barındırır; o da icra kabiliyetidir. Eda hükmü içeren bir yabancı mahkeme kararının tanınması ona icra kabiliyeti kazandırmaz aksine yabancı mahkeme kararının Türk hukukunda kesin hüküm ve kesin delil etkisinin yanında icra kabiliyetinin de olması isteniyorsa usulüne uygun bir tenfiz kararı alınmalıdır. Tenfiz edilen bir yabancı mahkeme kararı ise Türk mahkemelerinde alınmış bir eda hükmü gibi sonuç doğurur yani ilamlı icraya konu olabilir. Türk mahkemelerince tenfiz kararı verildiği anda geçmişe etkili olarak yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren etki eder.
Tanıma ve Tenfiz Davası Şartları Nelerdir?
Tanıma ve tenfiz davası şartları, ön koşullar ve esasa ilişkin koşullar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. MÖHUK m. 50’ye göre tanıma veya tenfiz kararının verilebilmesi için gerekli olan ön koşullar şunlardır:
Ø Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş ilamın bulunması
Ø Yabancı mahkeme kararının hukuk davalarına ilişkin olması
Ø Kararın kesinleşmiş olması.
Tanıma ve tenfiz talebinin kabul edilebilmesi için gereken esasa ilişkin koşullar ise MÖHUK m. 58’de düzenlenmiştir. Bunlar:
Ø Hükmün verildiği yer ile Türkiye arasında mütekabiliyetin bulunması,
Ø İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması,
Ø Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması,
Ø Kararın davalının savunma haklarına riayet edilerek verilmiş olmasıdır.
Türk mahkemelerinde yabancı mahkeme kararında uygulanan usulün ya da kararda yer alan maddi ve hukuki tespitlerin doğruluğu incelenemez. Buna revizyon yasağı denir.
Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi için açılacak davalarda aşağıda yer alan belgeler gerekmektedir:
Ø Yabancı mahkemece verilen kararın aslı (ıslak imzalı, mühürlü)
Ø Yabancı mahkemenin kararının kesinleşmiş olduğunu gösterir şerh veya belge
(ıslak imzalı, mühürlü)
Ø Apostil Şerhi
Ø Yabancı mahkemenin vermiş olduğu kararın Türkçe’ye yeminli tercüman tarafından tercüme edilmesi ve bu tercümenin noter veya konsolosluktan onaylatılması
Ø Pasaport ve nüfus cüzdanı fotokopisi
Ø Vekaletname
Tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usulüne göre görülecektir (MÖHUK m. 55/1). Yabancı mahkeme kararının tanınması talebi, Türk mahkemelerinde derdest olan bir davada da ileri sürülebilir ve bu ihtimalde asıl yargılamanın tabi olduğu usule göre tanıma işlemi yapılacaktır (MÖHUK m. 58). Ancak burada önemle belirtilmesi gereken husus her ne kadar tanıma talebi Türk mahkemelerinde derdest olan bir dava içinde istenebilse bile, tenfiz talebi mutlaka açılacak ayrı bir dava ile yapılmalıdır. Yargıtay verdiği bir kararında tanıma talebinin karşı dava açmak suretiyle de istenebileceğini ifade etmiştir.
Tanıma ve Tenfiz Davasında Yetkili Mahkeme Kimdir?
Tanıma ve tenfiz davalarında yetkili mahkeme MÖHUK m. 51’de düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre bu kararlar kendisine karşı tanıma veya tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse İstanbul, Ankara veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.
Tanıma ve Tenfiz Davasında Görevli Mahkeme Kimdir?
Tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfiz taleplerinin Aile Mahkemelerinde yapılacağına ilişkin 4787 sayılı kanunda hüküm vardır.
Tanıma ve Tenfiz Davasında Tebligat
Davalar adına en önemli husus tebligat olup ilgililere tebligatın yapılması usuli bir işlemdir. Öncelikle tebligat, tebliğ edilecek kimsenin yabancı uyruklu ya da Türk vatandaşı olmasına göre değişmektedir. Türk vatandaşı olan bir kimseye, siyasi temsilcilik aracılığıyla tebligat yapılabilmektedir. Böylelikle Türk vatandaşı olan kişiye Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu tarafından tebligat yapılabilecektir. İlgili kişiye gerekli bildirim ise siyasi temsilciliğin görevlendireceği bir memur tarafından yapılacaktır. Bildirim içerisinde, tebligatın konusu ile otuz gün içerisinde başvurunun yapılmaması halinde tebliğin yapılmış olacağı ihtarı belirtilir.
Diğer bir husus ise, yabancı uyruklu kişilere yapılacak olan tebligattır. Yabancı uyruklu kişilere tebligat, Adalet Bakanlığı aracılığıyla yapılmaktadır. Duruşma gününü bildirir tebligatın, üç ay önceden gönderilmesi gerekmektedir.
MÖHUK’un 52. maddesinde hukuki yararı bulunan herkesin tanıma ve tenfiz talebinde bulanabileceğinden bahsetmiştir. Tanıma veya tenfiz talebinde bulunacak kişinin mutlaka yabancı mahkeme kararının tarafları olması şart değildir aynı şekilde bu talepte bulunacak kişilerin Türk vatandaşı olması veyahut aleyhine talepte bulunulacak kişinin Türk vatandaşı olması zorunda değildir. Tanıma ve tenfiz talebinde bulunabilmek için aradığı tek şart hukuki yararın olmasıdır.
Tanıma ve Tenfiz Davasında Yargılama Giderleri
Tanıma ve tenfiz davaları için ödenecek harçlar, Harçlar Kanunu m. 4’te düzenlenmiştir. Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak davalardan, bu ilamlarda hükmolunmuş şeyin değeri, nevi ve mahiyetine göre harç alınır. Yargıtay içtihatlarına göre tenfiz davaları tespit davası niteliğinde olduğundan maktu harç ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Değeri para ile ölçülebilen davalarda harç, nispi harçtır.
Aşağıdaki hâllerde davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat gösterilir:
Ø Türkiye’de mutat meskeni olmayan Türk vatandaşının dava açması, davacı yanında davaya müdahil olarak katılması veya takip yapması.
Ø Davacının daha önceden iflasına karar verilmiş, hakkında konkordato veya uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma işlemlerinin başlatılmış bulunması; borç ödemeden aciz belgesinin varlığı gibi sebeplerle, ödeme güçlüğü içinde bulunduğunun belgelenmesi.
Aşağıda sayılan hâllerde teminat istenemez:
Ø Davacının adli yardımdan yararlanması,
Ø Davacının yurt içinde istenen teminatı karşılamaya yeterli taşınmaz malının veya ayni teminatla güvence altına alınmış bir alacağının bulunması,
Ø Davanın, sırf küçüğün menfaatlerini korumaya yönelik olarak açılmış olması,
Ø İlama bağlı alacak için ilamlı icra takibi yapılmış olması,
Tanıma Tenfiz Davası Olağan Kanun Yolları Nelerdir?
HMK m. 341/5’te yer alan “İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda Temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtay’a başvurulabileceği belirtilmiş ayrıca Bölge Adliye Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, Bölge Adliye Mahkemelerine de başvurulabilir.” İstinaf başvurusunun yapılmış olması, icranın geri bırakılması kararı alınmadıkça icrayı durdurmayacak olup, Temyiz başvurusu aşamasında icra kendiliğinden duracaktır.
Tanıma ve Tenfiz Davaları Hangi Alanlarda Görülür?
Bu davalar en çok aile hukukunda, boşanma davalarının Türkiye’de hüküm doğurması amacıyla açılmakla birlikte, yurt dışında görülmüş alacak davalarının da ülkemizde sonuç doğurması için açılabilir. Bu gibi durumlarda tanıma ve tenfiz dilekçesine istenen belgeler eklenmelidir. Bu belgeler;
Ø Yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.
Ø İlamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi olarak belirtilmiştir.
KHK ile eklenen yeni bir düzenleme ile tanıma tenfizin dava açılmadan yapılması gerekenler;
Ø Öncelikle yabancı mahkemenin vermiş olduğu boşanma, ayrılık ya da evliliğin butlanına ilişkin bir kararın olması gerekmektedir. Ayrıca bu karar kesinleşmelidir.
Ø Taraflardan birisinin başvurusu yeterli olmayıp her iki tarafın katılımı ile mümkündür.
Ø Diğer önemli husus ise tanıma tenfize konu edilecek olan karar, Türkiye’de bulunan yargı düzenine aykırı bir karar olmamalıdır.
Kararın nüfusa işletilmesi için gerekli belgeler ise;
Ø Nüfus kütüğüne yabancı mahkeme tarafından verilen kararın tescil talebini içeren bir dilekçe,
Ø Yabancı mahkeme kararının aslı, onaylı örneği,
Ø Yabancı mahkeme kararının noter ya da konsolosluk onaylı tercümesi,
Ø Yabancı mahkeme kararının kesinleştiğine dair onanmış belge,
Ø Onanmış belgenin onaylı tercümesi.
Bütün bu şartların bulunması halinde, ilgili kişiler birlikte yetkili nüfus müdürlüğüne tescil için talepte bulunabilecektir.
Tanıma ve Tenfiz Davaları Ne Kadar Sürmektedir?
Tanıma ve tenfiz davaları teknik davalardır. Bu davalarda tanık dinletilemez, keşif yapılmaz, bilirkişi incelemesi zorunlu olmadığı müddetçe yapılmaz. Bu tür davalarda yargılama konusu yabancı mahkeme kararının tanıma ya da tenfiz koşullarını taşıyıp taşımadığı konusunun incelenmesi ile sınırlıdır. Tanıma ve tenfiz davalarında zaman alan, davanın uzamasına sebebiyet veren husus davalıya yapılan tebligatlardır. Dava dilekçesinin, duruşma tarihinin ve yargılama sonucunda verilen kararın davalıya tebliği zorunludur. Davalının yurt dışında olması ve yabancı devlet vatandaşı olması durumunda süreç uzamaktadır. Bu durumda yurt dışı tebligat usulü uyarınca uzun ve karmaşık bir prosedür önümüze çıkmaktadır. Yurt dışı tebligatlarda asgari 4 ay tebligatın yapılması süreci olması, duruşma tarihinin belirlenmesi konuları da nazara alındığında süreç asgari 6 ay ile 1 yıl arası sürmektedir.