Anayasa Mahkemesinin 2022/120 esas sayısı ile görülen başvurusunda başvurucu Trabzon 2.Asliye Ceza Mahkemesi, Ceza Muhakamesi Kanunu’nun 231.maddesinin (5), (6), (7), (8), (9), (10), (11), (12) ve (13) numaralı fıkralarının Anayasa’nın 17.maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek iptallerine karar verilmesini talep etmiştir. Başvuru değerlendirilmiş olup başkan ve üyelerin çoğunluğu ile anılan maddelerin iptali yönünde 01/06/2023 tarihinde hüküm verilerek 01/08/2023 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
Sanıklar hakkında kasten yaralama ve görevi yaptırmamak için ceza davası açılmış ve itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Trabzon 2. Asliye Mahkemesi söz konusu kararlın iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
Ceza Muhakemesi Kanunu 231. Madde “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlığı altında görülür. İptali istenen kanun hükümleri anılan kanun maddesinin 5. Fıkrasından itibaren görülmektedir.
(1) Duruşma sonunda, 232’nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.
(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.
(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.
(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.
(5) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl(2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. (Ek cümle: 22/7/2010 – 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
(8) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. (Ek cümle: 18/6/2014- 6545/72 md.) Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
(9) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
(10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.)Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
(12) (Değişik: 28/3/2023-7445/21 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir. İtiraz mercii, karar ve hükmü inceler; usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılık tespit ettiği takdirde, gerekçesini göstererek karar ve hükmü kaldırır ve gereğinin yapılması için dosyayı mahkemesine gönderir.
(13) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
(14) (Değişik: 23/1/2008 – 5728/562 md.) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.
Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), ceza yargılaması sonucunda verilecek mahkûmiyet kararının açıklanmasının belirli şartlara bağlı olarak ertelenmesi anlamına gelmektedir. Söz konusu başvuru kararında HAGB kararı verilmesinin mağdurlar açısından yeterli giderimin sağlanmadığı, faillerin cezadan muaf tutulmasına yol açtığı ve devletin kişilerin maddi manevi varlığını koruma yükümlülüğünü yerine getirmediği belirtilerek Anayasa’nın 17. Maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Hukuk devleti, adil bir hukuk düzeni kurup insanların hukuki güvenliğini sağlayan ve Anayasa’ya aykırı tutumlardan kaçınan bir devlet türüdür. Ceza ve ceza yerine geçebilecek güvenlik tedbirleri Anayasa’ya aykırılık teşkil etmeyerek ülkenin kültürel, sosyal ve ahlaki değerleri değerlendirerek belirlenmelidir. HAGB kararı ile sanık hakkında verilecek mahkûmiyet kararı ertelenir ve sanık bu süre içinde denetim altında tutulur. Sanık denetim süresini başarılı şekilde tamamladığı takdirde toplumda suçlu olarak damgalanmaz ve topluma tekrar kazandırılır. İtiraz eden mahkeme, HAGB kararının yalnızca sanığın menfaatinin düşünülmemesi, toplum menfaati ile kamu düzeninin korunmasının amaçlanması gerektiğine vurgu yapmaktadır.
Anayasa’nın 17. Maddesinde kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı hususuna değinilmektedir. Söz konusu maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmaktadır. Üçüncü fıkrada ise kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, insanın haysiyeti ile bağdaşmayan cezanın verilemeyeceği, muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır. Devlet, kişilerin maddi ve manevi varlığı her türlü oluşabilecek olumsuz durumdan korumakla yükümlüdür. Anılan madde, bir kişinin yaralanması veya ölüm olayında kanun hükümlerinin etkili ve hukuka uygun şekilde uygulanarak sorumlu kişilerin yargılanması amacını taşımaktadır. Faillerin fiilleriyle orantılı olarak bir ceza verilmeli ve mağdur açısından uygun giderim sağlanmalıdır. İşlenen suç ile verilen ceza arasında orantısızlık olması durumunda mağdurlar fiziksel ve mental anlamda korunmamış olmaktadır ve bu durumda suçlar ile ceza arasında bir caydırıcılık hususu görülemez.
HAGF kararının bu niteliğini gözeten Anayasa Mahkemesi daha önceki birçok kararında, kötü muamele iddiaları yönünden HAGB kurumunun uygulanmasının, sanığın infaz edilebilir bir ceza almaması sonucunu doğurduğu ve bu kurumun uygulanmasında mağdurun muvafakati ya da mağdur açısından manevi bir telafinin sağlanmasının da aranmadığını dikkate alarak anılan geri bırakma kararının mağdur açısından yeterli ve etkili bir giderim sağlamadığını değerlendirmiştir. (Şenol Gürkan, & 110; Mustafa Rollas, B. No:2014/7703, 2/2/2017, & 81).
Yukarıdaki açıklamalar ışığında HAGB kurumunun mevcut haliyle kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarını önlemekte yetersiz kaldığı ve başta ifade özgürlüğü gibi konularda caydırıcı etki doğurduğu hususu üzerinde durulmuş ve Anayasa’nın 13., 17., 35. Ve 36. Maddelerine aykırı olduğu belirtilerek iptali gerektiği söylenmiştir.
Bunun sonucu olarak 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231.maddesinin;
- 5. Fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
- 5. Fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri ile (6), (7), (8), (9), (10), (11) ve (13) numaralı fıkralarının İPTALLERİNE
Söz konusu kararın RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE OYBİRLİĞİ ile karar verilmiştir.